Diyor, takımın teknik patronu Sir Montella. Haklı olarak başka şeyler de söylüyor. Bu maça, ligin tamamına ve Avrupa’ya gidemeyişimize ilişkin. Ligin geneline ilişkin, söylediklerine ben de katılıyorum ama bu değerlendirmeyi ligin sonuna bırakmak lazım.
Ben, Alanya maçının performansına ve Avrupa ümidinin bitmesine neden olan maça değinmek istiyorum.
Son maçlarda cezalı ve sakat oyuncuların yokluğu, oyunun kalitesini ve sonucunu etkilediğini söylemeyi anlamlı bulduğum kadar, Montella’nın, son dönemde oyuncu “tercihleri” ve saha içine “müdahale” etmemesini de bir o kadar inatçı buluyorum.
Tercihleri deyince;
Mesela, Vargas’ı kenarda tutup, sol tarafta Belhanda ile başlamasını, sakatlıktan çıkan üç haftadır etkisiz kalan Bjarnason’da ısrar etme tercihini inatçı buluyorum. Sol kanatta başlayan Belhanda’nın defansif yüke katkı sağlamadığını, bu işi tek başına Rassoul’a bıraktığını görüyorum. Olmadı Bjarnason’u sola alıp, hiç katkı koyamamasına rağmen, 79.dakikaya kadar sahada tutma tercihini inatçı buluyorum.
Alanyaspor, sadece tercihleriyle değil, oyundan çıkan oyuncuların yerine girenlerin oyuna koyduğu katkılarla maçı kazandı. Candeias’ın üçüncü bölgede, tecrübesiz İsmail Çokçalış’ın tarafında önemli işler yapması, dört numaralı Fer’in orta alanda basmadık yer bırakmaması, Juanfran’ın sağ kanatta üretken olması, maçı kazanmaları için önemli bir sebepti.
Müdahale deyince;
Her iki takımında Avrupa vizesi için sahaya çıktığı bir gerçek mi, gerçek. Kaybettiğinde her şeyi değil, kazandığında bir şeyleri kazanacağının hesabını iyi yapmış olmak gerekmiyor mu, gerekiyor. Alanya teknik adamı Farioli, dakika 57’de iki hücumcu adamını çıkarıp, yine iki hücumcuyu sahaya sürüyor. Yetmiyor, dakika 68’de yine hücumu düşünerek Emre Akbaba ve Efkan’ı sahaya sürüyor. Yani dört oyuncuyu değiştiriyor. Nedeni ve amacı belli; “maçı kazanmak.”
Son bir ayın anotomisi;
Adana Demirspor’un, bugünkü lig sıralamasındaki teknik başarının sahibi Montella’dır. Genel başarının mimarı ise başkan Murat Sancak’tır. Bu tanım, herkes tarafından kabul görmüş bir tanımdır. İyi yapılan işlerle birlikte ortaya çıkan fırsatlar vardır. Son bir ayda, Adana Demirspor adına ortaya çıkan fırsatlar, Montella’nın tercihleri, birazda statükocu davranması nedeniyle yakalanamamıştır. Diğer bir neden de, Stambouli’nin sakatlığı, orta alandaki, birinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişleri doğrudan etkilemiştir. O bölgede Stambouli-Gökhan ikilisinin yarattığı etki, başka bir ikili ile yaratılamamıştır.
Maç istatistikleri ve oyuncu performansları;
Topla oynama yüzdesi, pas sayısı, isabetli pas oranlarına baktığımızda, Alanya’nın üstünlüğünü görüyoruz. Bunun önemli bir nedeni de, maçın başından itibaren Alanya takımının baskı yaparak, uzun top oynamaya mahkum etmesidir. Oysa, ligin başından bu yana, baskı yapan takımlara karşı topla çıkmayı en iyi yapan takımlardandık. Muric’te bir yere kadar dayanabildi. İsmail’in çok çalışması, ligin sonunda düşen performansları, birinci goldeki hatalarına rağmen Samet ve Tayyib ikilisinin giderek iyi bir ikili oluşturdukları, 11,83 km ile sahanın en çok koşan oyuncusu Sinan’ın, rakip kale önünde de etkili olması dikkat çekeniydi.
Son söz;
Adana Demirspor’daki mental ve fiziksel düşüş devam ediyor. Bunu, ligin sonuna bağlamak en anlamlı olanı. Biraz da bunu, yükün bazı oyuncuların üzerinde kalmasına, bunlara alternatif oyuncuların yaratılamamasına da bağlıyorum. Bu sene bunu başarabilseydik, şimdi Avrupa’nın göbeğinde olurduk.