20 DAKİKALIK OYUN
Montella, Trabzon’da Vargas’ı kenarda tutarak, forvet arkasına Bjarnason’la, kenarlarda ise Yunus ile Akintola ile başlamasını, önde baskılı ve kontrollü oyunu, diğer yandan da hızlı hücumu denemek isteyişini de gösteriyordu.
20’li dakikalara kadar her şey güzeldi
Oysa Demirspor, oyuna öyle bir başlangıç yaptı ki, maçın 20.dakikasına kadar mükemmel oynadı. Yüksek konsantrasyon, topa sahip olma, önde dört oyuncuyla rakibe baskı kurup ileri çıkmasını önleme, modern futbolun tüm bileşenleri vardı. Üstelik rakibin lider olması, 40 bin kişilik seyirci önünde oynamaları da oyuncuları da hiç etkilememiş.Demirspor, işi sıkı tutunca Trabzon’un, Demirspor kalesine ilk gelme vakti de dakika 20’lerdeydi.
Ne olduysa bu dakikadan sonra olmaya başladı. Orta alanda MarekHamsik-Berat ikilisiyle ona ayak uyduran Siopis’in orta alanı ele geçirme arzusu ve geçirmesi, sağdan Abdülkadir ile soldan da Nwakaeme ile üretkenliklerini oyuna koymaları, Trabzon’un oyunu ele geçirmesine yetti.
Ta ki, 26.dakikaya kadar;
Futbolda, “topun da sizi sevmesi lazım” der otoriteler. Dakika 26’da Demirspor’un yediği gole bu terimi yakıştırmak doğru. Doğukan’ın kale çizgisinden topu çıkarırken yaptığı, Nwakaeme’nin topu almak için kendini göstermesini, ilk pozisyondaki topa vuruşunu her ikiy oyuncunun futbol zekalarına bağlayabiliriz. Direkten dönen topun ikinci kez Nwakaeme’ninayağına gelmesi, üç kişinin arasından topun geçerek kaleye gitmesi,dakika 82’de Dorukhan’ın kendi kalesine kafa vuruşunu, Uğurcan’ın zar-zor kurtarışı, sonrasında topun direkten dönmesi, karambolde onca kişinin arasından topun yine Uğurcan’ın kurtarışı ve topun onda kalmasını ise “topun sizi sevmesi” haline bağlamak lazım.Nwakaeme’nin ortaya koyduğu oyun, bir futbolcunun yeteneğinden çok daha fazlasını gösterdi.
45+ da kaçanlar
Demirspor, yediği gole karşılık bulması gerekiyordu. 43.dakikada Akintola, Tarbzon’un çıkarken yaptığı pas hatasını, topla buluşmasını iyi yapabilse, pozisyonu ve golü bulabilecekti. 45+2 Svensson’un altı pasa yakın, 45+3’te ise bu sefer Balotelli’nin altı pasın içinden topu kalenin üstünden dışarı vurmaları, Demirspor’un beraberliği bulabileceği en önemli pozisyonlarıydı. Biri gol olsa, devre arasına moralle girecek, belki de maçın başındaki oyun anlayışı ve motivasyonuna geri dönme şansını yakalayabilecekti.
Demirspor’un oyuna dönmesi gerekiyordu
45+ larda kaçan iki net pozisyon, maçın ikinci yarısının psikolojisine de olumsuz yansıdı. Maça başladıklarındaki oyun heyecanı, mücadelesi gitmiş, sıradan bir mücadeleye maç dönüşmüştü. Üstelik,maçın başında yüksek konsantrasyonlu Balotelli yerine, yine ligin başındaki sinirli ve pozisyonları hakeme, arkadaşlarına anlatmaya çalışan bir hale dönmüştü. Demirspor’un dakika 70’lerden sonra oyundan iyice düşünce maçın sonu da kaçınılmaz oldu.
Oyuncu performanslarında, Demirspor’un yediği ikinci golde, Simon Deli’nin rakibini kaçırması, Muric’in pozisyondaki kararsızlığı, topla buluşmalarında çevre kontrolü problemi yaşayan, Cumartesi gününün oyuna iyi başlayamayan tek oyuncusu, hızını sadece toplu alanlarda kullanmaya çalışan, topsuz oyunda görünmeyenAkintola, gözüme takılan oyuncu grubuydu. Stambauli ve Samet’in oyuna koyduğu mücadele anlayışları da çok pozitifti.
Son söz;
Haftalardır puan kaybetmeyen, ligin en iyi takımı Trabzon maçı, hiç te kolay değildi. Demirspor maça iyi başlamıştı ama iyi bitiremediği bir maç oldu.