Vincenzo Montella’nın sözleşmesi bitince ve uzatılmayınca, Adana Demirspor Teknik Direktör arayışına girişti. Transfer gündeminde pek çok isim dolaşmasına karşın, sonunda Patrick Kluivert ile anlaşıldı. Benim futbol hafızamda Patrick Kluivert isminin futbolculuk döneminin çok önemli yeri vardır. Nasıl unutabilirim ki, Ajax- Milan- Barcelona- Newcastle- Valencia- PSV- Lille gibi önemli takımlarda ki 480 maçlık, 206 gollük serüvenini…Hemen Teknik Direktörlük kariyerini araştırdım, hiç de parlak bir tabloyla karşılaştım. Birkaç alt yapı hocalığı, yardımcı hocalık, sportif direktörlük haricinde bir kariyer yok. Demek ki, kendini ispatlamak isteyen, başarıya aç bir hoca ile anlaşmıştık…
Transfer döneminde gidenler…
VincenzoMontella döneminden kalan başarılı futbolcu kadro iskeleti korunmuştu. Önemli sol kanat oyuncumuz Onyekuru’nun Suudi Arabistan ligine, Guldbrandsen’in Molde’ye, Simon Deli’nin İstanbulspor’a transferleri, Gökhan İnler’in futbolu bırakması, Akintola’nın kadro dışı kalmasınedeniyle kadromuzda bazı mevkilerde boşalmalar olmuş, buna bir de kiralık gelen Mert Çetin- Furkan- Morel gibi oyuncuların takımlarına dönmeleri eklenince, transfer kaçınılmaz olmuştu. Bir yandan da geleceğimizin teminatı Arda- Ali Yavuz- Bünyamin- Salih- Tolga- Nongoh- Ertuğrul- Burhan gibi gençler oynayabilecekleri takımlara gönderilmişti. Sezonun ilerleyen günlerinde Goran Karaçiç’in yabancı kontenjanına takılması, Cherif Ndiaye’nin Kızılyıldız’a, Manev’in Osijek takımlarına transferleri gerçekleşmiş, gözler bir anda yeni transferlere çevrilmişti…
Balotelli geri dönüyor…
Goran Karaçiç’in ayrılması nedeniyle boşalan kaleye Azerbaycan Karabağ takımından aynı zamanda milli takım kalesini de koruyan Mahammadaliyev transferi gerçekleşmişti. Defans Fransa Reims takımından Gravillon, Olimpiyakos’dan Pape Abou Cisse, Estrela’danFeratoviç gibi oyuncularla takviye edilmişti. Orta alan eksikliği Trabzonspor’dan ayrılan Dorukhan,PSG’den genç Michut ile giderilmeye çalışılmış, forveteeski Fenerbahçe’li Nani- Fransa Auxerre’den M’bayeNiang- Luzarn’denShehu- Trabzonspor’dan Yusuf Erdoğan- Reims’denZeneli- AZ Alkmaar’dan Yusuf Barasi transferleri yapılarak yola çıkılmıştı. Geçen sezonu başka takımlarda geçirenAbdülsamet- İzzet- Tayfun ise bu sezon geniş kadroda kendilerine yer bulmuşlardı.
En önemlisi Adana’lıların sevgilisi Balotelli takımımıza geri dönmüştü…
100 günlük Kluivert karnesi…
Hazırlık maçlarının haricinde Kluivert hoca ile 6 Avrupa maçına, 8 Süper lig maçına çıktık. İlk Avrupa deneyimi olmasına karşın Romanya’nınClujtakımını bir beraberlik, bir galibiyet ile geçtik.Hırvat Osijek maçlarını farklı galibiyet ve deplasman yenilgisi ile atlatarak tur atladık. Belçika’nın Genk takımı karşısında bir yenilgi, bir galibiyet almamıza karşın penaltılarla elendik yani Avrupa’ya veda ederkenbaşarılı bir grafik çizdik…
Süper lige Rize galibiyetiyle başladık. Ardından Ankaragücü ve Hatay’dandeplasman beraberlikleri getirdik. Farklı Pendik galibiyetini, deplasmanda 8 kişi ile bitirdiğimiz Kasımpaşa mağlubiyeti takip etti. Takip eden evimizde ki 3 maçta Beşiktaş- Alanya- Trabzonspor maçlarını 9 puanla noktalayıp, puan sıralamasında 3. sıraya yerleştik.
Bu sonuçlara göre 100 günlük Kluivert yolculuğu başarı ile devam etmektedir…
Montella’danKluivert’e ne değişti?
Montella görev yaptığı 2 sezon içinde takımımıza sistemini oturttu, iskelet kadrosunu belirledi, ısrar ettive Avrupa kapısını açarak karnesini pekiyi olarak aldı. Adana Demirspor’da oynattığı başarılı futbolun semeresini, A milli takımımızın hocalığına terfi ederek gördü…
Kluivert başlangıçta macera aramaya girmedi. Montella’nın kurduğu kadroyla ve sistemle devam etti yani dönen tekere çomak sokmadı. Birbirleriyle oynama alışkanlığı olan futbolcularla yoluna devam eden Kluivert, girenin çıkanın farketmediği, geçiş oyunlarını iyi uygulayan, gol atmakta sorunu olmayan takımımıza defans sigortası ekledi, 100 günlük serüveni başarı ile sürdürüyor…
Kalemiz Emin ellerde…
Takımımızın başarılı kalecisi Ertaç Özbir, ödülünü A milli takım kalesine seçilerek gördü. Deneyimiyle, oyunu geriden başlatabilme yeteneğiyle Kluivert hocanın da gözdesi oldu…
Azerbaycan’lıMahammadaliyev çok az süre almasına karşın, önemli kurtarışlara imza attı ve hazır geldiğini gösterdi…
Vedat Beşiktaş maçında ilk 11 de şans buldu. Verilen şansı iyi kullanmasına karşın, maçın sonlarına doğru yediği hatalı 2 golle ‘’acaba’’ dedirtti. Her şeye karşın, görev verildiğinde hazır olması mesajını almıştır, umarım…
Defans hattı her geçen gün…
Süper lige çıktığımız günden bu yana, defans arayışımız devam ediyor, kimleri denemedik ki? Tandemde Semih, sabrın meyvelerini yiyor. Çok bekledi sırasını, Tayyip’lerin Samet’lerin arkasında. Şimdi de defansımızın sigortası oldu, kim gelirse kesemiyor…
Tandemde uyum çok önemlidir. Derler ki,’’ iki tane çok iyi stoper mi istersin yoksa uyumlu iyi ikili mi?’’ Hocalar uyumlu ikiliyi tercih ederler. Biz de nihayet uyumlu ikiliyi yakaladık. Gravillon- Semih ikilisi mükemmel oldu, Gravillon adeta yıldızlaştı, bulup getirenlerin ellerine sağlık. Böyle devam ederse, her ikisini de elde tutmak zorlaşacak…
Gerilerinde Pape AbuaCisse- Feratoviç hazır kuvvet bekliyor, yeter ki şans verildiğinde hazır olsunlar…
Defansımızın sağ kanadını Svensson kullanıyor. Verimli, istikrarlı, iki yönlü oyunu ile formayı tapulamışa benzer. Arkasında bekleyen İsmail Çokçalış’ın ondan öğreneceği çok şey var…
Sol kanadımızın bankosu Kevin Rodrigues idi, zaman zaman Abdurrahim de şans buluyordu ama şimdilerde 3. ortakları var. Yusuf Erdoğan’ın bu mevkide gösterdiği performans, bu mevkiye rekabet getirecek ve bu rekabetten takımımız kazançlı çıkacak. Rodrigues demişken, takımımızın en teknik oyuncularından biri. Orta alanda görev verilirse, altından kalkacağa benzer…
Badou Ndiaye nerelerde?
Geçen sezon takımımızın orta alan dinamosu olan Badou Ndiaye, bu sene kayıpları oynuyor. Geçirdiği sakatlıktan sonra bir türlü toparlanamayan bu oyuncuya takımımızın ihtiyacı var. Dileğim bir an önce formasına ve formuna kavuşması…
Kaptan Stambouli bu sezona iyi başlayamayanlardan…Geçen sezon ki fizik gücüne ulaşması, pas hatalarından arınması gerek. Oyun şablonunda oyun kuruculuğu üstleniyor ama formsuzluğu formayı kaybetmesine neden olabilir…
Dorukhan Beşiktaş ve Trabzon’da ki başarılı günlerinden sonra önemli bir sakatlık geçirdi ve bir türlü toparlanamadı. Şimdilerde idare ediyor ama bu işler idare etmekle olmuyor, bir an önce eski formuna kavuşması lazım…
Bu sezonun yıldızı Emre Akbaba…
Orta alanda 3 önemli ismin formsuzluğuna değindim ama Emre Akbaba bu sezon gösterdiği üstün performansla sanki yeni transfermiş gibi, takımımızın yıldızı oldu. Bunda en büyük etken Kluivert’in Emre’yi gerçek yerinde oynatması. Geçen sezon Montella, Emre’yi yokluktan 10 numara pozisyonunda kullanıyordu. Emre’nin de gol noktalarına koşuda ve son vuruşlarda eksikliği vardı. Şimdi 8 numara pozisyonunda harikalar yaratıyor, oyunun her iki yönünü oynuyor, sahada basmadık yer bırakmıyor. Çalışkanlığının ödülünü kendisini Milli Takımda bularak aldı…
Belhanda’sız da olmuyor, Belhanda’yla da…
Belhanda takımımızın en kariyerli,maliyeti en yüksek oyuncularından biri. Geldiğinden bu yana bu işin ortasını bir türlü bulamadı. Ya iyi oynuyor, maç kazandırıyor. Ya da kayıpları oynuyor, saç baş yolduruyor. Kayıpları oynadığı maç sayısı, iyi oynadıklarından çok fazla…Gol noktalarında bulunmada, son vuruşlarda eksikliği olduğu halde 10 numara pozisyonunda kullanılması handikapı. Ayağında top ezmesi, her an takımını eksik bırakacak davranışları olumsuz yanları. Keşke her maçı önemsese, maç seçmekten vazgeçse…
Yusuf’ların yıldızı parlıyor…
Forvetimizin kanatlarında iki Yusuf oynuyordu, bir de Yusuf Barasi geldi, 3 oldu. Yusuf Sarı’ya ayrı bir parantez açıyorum. Avrupa’dan Trabzonspor’a transfer olarak başlayan Türkiye serüveni, Rizespor’dan sonra Adana’da noktalandı. Gerek Trabzon gerekse Rize’de zaman zaman parlayan sonrasında kaybolan Yusuf Sarı, Adana Demirspor’da öyle bir patlama yaptı ki, geçen sezon aynı mevkide yıldızlaşan Yunus Akgün’ü unutturduğu gibi, ötesine geçip milli takımın yolunu tuttu. Rakibin sol kanadını kalbura çeviren formda futbolcu, asistlerinin yanına goller de ekliyor. Bu formuyla onu takımda tutmak zor olacak…
Yusuf Erdoğan Avrupa Konfederasyon kupası maçlarında bulduğu şansı iyi değerlendirdi, oynadığı maçları estetik gollerle süslemesini bildi. Gerektiğinde defansın solunda da görev yapabilen Yusuf Erdoğan bir nevi joker oldu…
Kısa süre izleyebildiğim Yusuf Barasi’den olumlu görüntüler aldım. Defansı rahatsız eden bir anlayışa sahip. Oynadıkça daha fazla fikir sahibi olacağım…
Nani’nin kendini bulacağı günler yakın…
Forvetimizin kanatları Yusuf’lara teslim dedim ama arkalarında bir dünya yıldızı bekliyor. İleri yaşına karşın futboldan vazgeçmeyen kariyerli Nani, Demirspor’da uyum süreci yaşıyor. Takıma ve Adana’ya adapte olduğunda eski günlerinden bir demet sunacak…
Keza Zeneli’de kanatta az sürede olsa, şans buldu ve iyi kullandı. Kanattan ziyade forvet arkası oyuncusuna benzettiğim Zeneli, 10 numara pozisyonunda denenebilir…
Genç Shehu’yu izleme şansım olmadı…
Santrfor Niang ve Balotelli’ye teslim…
CherifNdiaye’nin gidişiyle boşalan golcü koltuğuna tam M’bayeNiang oturuyor derken, transferin son gününde Balotelli bombası patladı. Balotelli uzun süre futboldan uzak kalmış ve kilolanmış. Maç eksikliğini gidermesi ve fazla kilolarından kurtulması lazım derken, oynadığı ilk maçta 2 gole imza attı. Gürünen o ki, golcü formasını Niang ve Balotelli paylaşacak…
Taraftarımız 12. gücümüz…
Taraftarımız süper lige çıktığımız günden bu yana Türkiye’de gündem oldu. Taraflı tarafsız bir çok insanın gönlüne giren mavi şimşekler, rakiplere Adana’yı dar ediyor, takımını 90 dakika boyunca yalnız bırakmıyor ayrıca kareografileriyle farkındalık yaratıyor. Taraftarlarımızdan tek ricam, maç seçmeden Yeni Adana stadyumunun tribünlerini doldurmaları…
100 günün kare ası…
Karenin birinci köşesine tartışmasız Yusuf Sarı’yı koyarım… İkinci köşeninde sahibi hazır. Gravillon… Bu sezon oynadığı futbolla sezonun transferi dediğim Emre Akbaba 3. köşeyi hakkediyor…Dördüncü köşe tercihini sizlere bırakıyorum, ister Semih’i yazın ister Svensson’u. Bazılarının Yusuf Erdoğan dediğini duyar gibiyim ama tercih sizlerin…
Özetle…
İzlemesi keyifli, gurur duyabileceğimiz bir takımımız var. Eksiklerimiz yok mu? Elbette ki var. Geçen sezonlarda takımımızı sırtlayan oyuncularımızın sakatlıklarını atlattıkça, formlarını yükselttikçe, daha iyi olacağız. Süper ligde puan cetvelinde 3. sırada oturuyoruz, çok ta yakıştı takımımıza. Bu denli başarımızı Murat Başkana ve ekibine yazıyorum. 3 büyükler diye adlandırılan takımlar bile, kadro mimarisinde, oyuncu seçiminde fazlaca hatalar yaparken, bizim scout ekibi attığını 12 den vuruyor. Kluivert hoca elindeki oyuncuları doğru kullanmasını biliyor. Doğru yoldayız…Kluivert hocayla 500’lü günlere…