Süper lig lideri takımımız Adana Demirspor, evimizde Galatasaray'ı konuk etti. Yeni Adana stadının ful olduğu maçta beklentiler çok yüksekti ancak ''dağ fare doğurdu'' kısır maç golsüz sonuçlandı. Nedeni, her iki takım da birbirlerine önlem almış, önce kaybetmemeyi düşünmüş, gol atmayı ikinci plana bırakmıştı.
Gelelim makalemin başlığına...
Montella hoca Trabzon maçından bu yana santrforsuz, çift 10 numaralı sistemle oynuyor. Bu iki 10 numara Emre Akbaba ve Younes Belhanda...Eski Galatasaray'lı bu iki futbolcu o kadar etkisiz, o kadar fazla top ezen, pas hatası yapan oyun ortaya koydular ki, takımımızın skor üretimine de katkı da bulunmadılar. Yani, her iki futbolcu''Galatasaray'da oynadıkları yıllarda bile, sarı kırmızılı formaya bu kadar yararlı olamamıştır'' dersem yanlış anlaşılabilir. İyi niyetlerinden şüphem yok ama üretemediler. 10 numara pozisyonunda oynayan aynı oyun karakterinde ki iki oyuncu, bir 10 numara olamadılar. Montella hoca da bu etkisizliğe, katkısızlığa seyirci kaldı, oyundan almakta gecikti hatta maç sonrası basın toplantısında, bu konu ilgili soruma her zaman olduğu gibi cevap bile vermedi...
Oyunu kaleden başlatma...
Son zamanlarda İtalyan hocalardan futbolumuza giren oyunu kaleciden başlatma, faydalı olduğu kadar, risklidir de. Yararı, rakip ön alanda baskı yapmaya gelirse oyunun boyu uzar, rakip defans orta çizgiye kadar çıkmak zorunda kalır. Bu da hızlı geçiş oyunu gerçekleştirebilen, kanatlarda ki süratli oyuncularının önüne isabetli toplar atabilen takımların işine gelir. Galatasaray karşısında bu şablonu defalarca denedik, isabetli paslarla etkili çıktığımız anlarda oldu. rakibin pas kontağımızı kesecek doğru yerlerde durduğunda, heyecan yaşadığımız anlarda...
Ertaç hem oyun başlatmada olumlu paslara hem de önemli kurtarışlara imza attı. Svensson- Samet- Rodrigues, ön baskı nedeniyle rahatsız oldular ve hücum fonksiyonlarını gösteremediler...
Orta alanda dörtlü masa...
Son zamanlarda siyasetimizde ''6 lı masa'' deyimi var. Ben de Montella hocanın orta alan oyun kurgusunu ''dörtlü masa''ya benzettim. Orta alanda bir kare masa kuruyor, karenin ön köşelerine Belhanda ve Emre'yi, arka köşelerine Ndiaye ve Stambouli'yi yerleştiriyor. Yani iki 10 numaralı, iki 6 numaralı oyun şablonu...Bu formattan Trabzon ve Antalya maçlarında verim aldı ancak Galatasaray karşısında dörtlü masanın üç ayağı sallanınca, skor üretemedik. Yukarıda belirttiğim gibi, Emre ve Belhanda ikilisi bir 10 numara olamayınca, bunlara formsuz Stambouli eklenince bütün yük Ndiaye'ye kaldı. Montella'nın elinde Gökhan İnler virtüözü varken, neden Stambouli ile oyuna başlamasına, kırmızı kart sinyalleri taa Amerika'dan görünmesine karşın, Adana'dan görememesine anlam vermek mümkün değil...Üretemeyen Emre ve Belhanda'ya oyunun sonlarına kadar tahammül etmesine anlam vermek mümkün değil...Dörtlü masanın üç ayağı çökünce, olacağı bu...
Semih başarılıydı...
Dört yıldır takımımız kadrosunda bulunan ama bir türlü ilk 11 şansı yakalayamayan Semih Güler, Galatasaray karşısında maç eksiği olmasına karşın başarılı oyun sergiledi, kritik ataklar kesti ve partneri Samet ile uyumlu ikili oluşturdu. Pasın şiddetini ayarlayabilse, Onyekuru'ya asist yapabilirdi...
Onyekuru ve Yusuf Sarı defans arkasına sarktı...
Yukarıda anlattığım oyun formatı gereği, hücum gücümüz Onyekuru ve Yusuf Sarı'nın defans arkasına yapacağı koşulardan oluşmuştu ve başarılı oldular da...Onyekuru- Saha Boey eşleşmesinde ilginç enstantaneler yaşanırken, Yusuf Sarı rakibi Dubois'e oldukça zor anlar yaşattı ancak her ikisi de skora katkı da bulunamadılar...Yerlerine oyuna dahil olan Assombalonga, Guldbrandsen ve Akıntola çırpındılar ama ''kulübeden gelen güç'' olamadılar...
Kısa kısa...
-Yeni Adana stadyumunda ambians müthişti. 1500 misafir tribünü tezahüratı maça renk kattı. 31500 şimşek 90 dakika boyunca susmadı...
-Maç öncesi kale arkası tribüne açılan kareografiden ''Futbolda İstanbul dükalığına son'' mesajını çıkardım...
-Maçın orta hakemi Halil Umut Meler, maçın önüne geçmedi...
-Galatasaray'ın etkili kanatları Kerem ve Yunus, Montella'nın akıllı planı sayesinde kilitlendiler ve sevdikleri koşu alanlarını bulamadılar...
-Montella maç sonrası basın toplantısında her zaman olduğu gibi, kim ne sorarsa sorsun, bildiğini okudu...
-Okan Buruk maç sonrası basın toplantısında, zeminin bozukluğundan, oyuncularının akınları sonuçlandıramamasından ve yerli oyuncularının formsuzluğundan şikayetçi oldu...
Özetle...
Bütçesi bizden 3-4 kat fazla olan Galatasaray'dan, evimizde hele hele maçın son yarım saatini 10 kişi oynayarak bir puan almak önemli...Şimdi çok çok zorlu bir periyoda giriyoruz şöyle ki, Dünya kupası nedeniyle verilecek araya kadar 5 maçımız var, dördü deplasman...Komşu Gaziantep, Kasımpaşa, Kayseri, Alanya deplasmanlarının arasına evimizde Konyaspor'u sıkıştıracağız. Bundan sonra bütün hedefimiz deplasmandan puan çıkaracak sistem olmalıdır. Montella hoca elbette gereğini düşünecektir ama forma dağıtım adaletinde ve oyuncu değişikliğinde geç kaldığı konusunda eleştirilere kulak kabartmalı, elinde ki alternatifli kadroyu daha rantabl kullanmalı...Görüyorsunuz, iki 10 numara, bir 10 numara etmiyor...