(Bu başlık bir taraftarımıza ait)
Ne güzel oturmuştu kadro...4-6-0 dan 4-2-3-1 e dönmüştük...Herkes yerli yerinde oynuyordu, Guldbrandsen verimli olduğu santrforda, Emre Akbaba forvet arkasında...Bir geldin, sistemi değiştirdin, Guldbrandsen'i kanada yolladın, Emre'yi forvete...Uzun bir aradan sonra Montella hoca sana şans vermiş, bari iyi kullan...O da yok, saha da gezinmeye çıkmışsın...Gole en yakın mevkide oynuyorsun, icraatın yok...Şutun yok, mücadelen yok ama 90 dakikadan fazla sahadasın, suç sen de değil, Montella hoca da, sana bu kadar sabrettiği için...
Takım olarak formsuzduk...
Bana deseniz ki, takımımızdan sezonun ilk yarı kare asını çıkarır mısın? Ertaç- Samet- Ndiaye- Onyekuru derim...Belhanda da belki girebilirdi ama istikrarsızlığı nedeniyle almadım kare asa...Samet son maçlarda kafası karışık diye olmayabilirdi derseniz, haklısınız ama sezon başı formunu göz ardı edemem...Beşiktaş'a neden yenildik? Diğerleri formsuzdu ama kare as formsuzluğu başrolü oynadı. Kaleci Ertaç iyi bir maç çıkarmasına karşın, frikikten hatalı bir gol yedi... Samet adı transfer dedikodularına karıştığı günden bu yana beden olarak sahada, mental olarak değil...Ndiaye çalışkandı ama Dünya kupası öncesi formundan uzaktı...Onyekuru verimsizdi, son vuruşlarda eksik kaldı...Anlayacağınız, kare as bu kadar kötü olunca, Svensson- Rodrigues- Semih- Stambouli verimsiz kaldılar...Karagümrük maçının iyileri Emre ve Guldbrandsen, mevki ve görev anlayışı değişikliklerinden etkisiz oldular, son dakikalarda Guldbrandsen ayağına geçen net fırsatı değerlendirebilse, şimdi başka şeyler konuşacaktık...
Bu kadar formsuz oyuncu topluluğuyla Beşiktaş deplasmanından tek farklı yenilgiyle dönmek, dünyanın sonu değil ama takımımız Süper ligde ilk ve ikinci yılında çıtayı o kadar yükseğe koydu ki, zorlu deplasmanlarda bile galibiyet düşlüyoruz, tek farklı yenilgilere üzülüyoruz...
Montella hoca da formsuzdu...
Maça 4-6-0 ile başlamak, 4’li masanın bacaklarını Ndiaye- Stambouli- Belhanda- Emre'den oluşturmak, orta alanda dominant olmak ve deplasmanda 1 puan iyidir, anlamını taşıyordu. İyi de ne orta alanın hakimi olabildik ne de puan alabildik. Belhanda'ya takımda yer bulabilmek adına, geçen hafta ki sistemden vazgeçmek hata idi... 5 oyuncu değişikliğinde sahadan çıkması gereken ilk kişi Belhanda olmalıydı. Montella hoca bu maçın videosunu ''Belhanda ağırlıklı'' bir kez daha izlemeli...Geriden pas yaparak topla çıkma sistemine uygun Erhun'dan ön liberoda faydalanmalı...Hücumun sağ kanadında Yusuf Sarı'dan daha fazla yararlanmalı...Bjarnason kazanılmalı…
Sahada o kadar etkisiz oyuncu topluluğu vardı ki, değişikliklere devre arasında başlanılmalıydı...
Böyle şan salacaksan, boşuna şan salma Şansalan..
Beşiktaş maçının orta hakemi Ali Şansalan... Hani geçen sezonda takımımızın Beşiktaş maçında bariz golümüzü vermeyen hakem...Bu maçta da penaltımızı vermedi. Bütün hakem yorumcuları ceza alanı içerisinde rakibi itmenin penaltı ile cezalandırılması görüşünde birleşirken, Ali Şansalan oralı bile olmadı, VAR da olaya müdahale etmedi...Takdir haklarını büyük oranda büyük takım adına kullandı. Bay hakem...Kötü şan salmışsın. böyle şan salacaksan hiç salma Şansalan...
Özetle...
27 puanla Süper lig de 4. sıradayız ve hayıflanıyoruz. Dedim ya, Murat Başkan çıtayı çok yükseklere koydu. Devre bitimine 3 maç var, evimizde İstanbulspor ve Ankaragücü'nü ağırlayacağız, Başakşehir deplasmanına çıkacağız. Kolay gibi görünen, 9 veya 7 puanla kapanması mümkün görünüyor ama evimizde oynayacağımız iki ekipte, ligin son sıralarında olmasına karşın kontrataka iyi çıkan takımlar...Temkinli olmalıyız ve form düzeyimizi yukarıya çekmeliyiz...Ligin ilk yarısında toplanabilecek 34 veya 36 puan ortalaması, ikinci yarıda da tekrarlanırsa, Avrupa rüyalarımız gerçek olur...