Geçen seneden bu yana sanal alemde, Adana Demirspor’un Galatasaray’ın arka bahçesi olduğu, ancak Murat başkanın bunu kesinlikle reddettiği konuşulur... Takımımızda ki 4 eski Galatasaray’lı futbolcunun kendilerini hala GS oyuncusu hissettikleri yazılır, çizilir ancak bunlar dedikodudan öteye geçmez…
Takımımız Adana Demirspor bu hafta sonu Galatasaray’a konuk oldu. Haftalardır formsuz olan Onyekuru, Galatasaray karşısında saç baş yoldurunca, yakaladığı net gol fırsatlarını değerlendiremeyince, daha müsait arkadaşlarına pas vermeyince, ileri çıkan Galatasaraydefansının arkasında ki geniş boşluklara, o bilinen, tutulamaz deparlarını atamayınca taraftarların hedef tahtası oldu. Futbolda formsuzluğu, gol kaçırmayı olağan karşılayabilirim ama maç sonu takım arkadaşları ADS tribününü alkışlamaya giderken, Onyekuru’nun GS lı oyuncularla sarmaş dolaş halini kabullenemem. GS seyircisi Onyekuru’nun vefasını sahayı terkederken alkışlayarak gösterdi. Birileri Onyekuru’ya ADS futbolcusu olduğunu hatırlatmalı…
Adı geçen eski GS lıoyunculardan Belhanda zaten Trabzonspor karşılaşmasında gereksiz yere oyundan atılarak ve bu maçta oynamayarak, rengini 2 hafta önce belli etmişti…
Bir diğer oyuncu BadouNdiaye, GS karşısında 90 dakika sahadaydı. Eski formundan uzak olmasına karşın, mücadele etmediğini söylemek, haksızlık olur. Aynı yorumum Emre Akbaba için de geçerli. Emre’de çok koştu, mücadele etti ama taraftarlar onu gol noktalarında ki beceriksizliği nedeniyle suçluyorlar.Emre’nin kapasitesi o kadar... Oynadığı bütün takımlarda ve sezonlarda, hiçbir zaman skorer olmamış Emre’yi forvet oynatıyoruz ve çok şey bekliyoruz…
Teknik analiz…
Takımımız Adana Demirspor uzun yıllar sonra geçen sezon Süper lige çıktı ve 2 sezondur başarılı çizgisini sürdürüyor. Özellikle Montellahocanın göreve gelmesinden bu yana, kontrataka dayalı bir oyun şablonumuz da oluştu ve ben ‘’Üzerimize gelen yanar’’ şeklinde bir sloganı çok kullandım. Geçen sene Yunus- Vargasve onların önüne istediği pasları atan Balotelli ile çok ekmeğini yedik bu şablonun. Bu sezon başında formda Onyekuru da bu şablona dahil oldu…
Gelelim Galatasaray maçına…
Galatasaray Türkiye’nin en iyi hücum pres yapan, rakibi sahasına hapseden, kanatları iyi işletirken defansını da orta çizgiye çıkaran bir takım…Yani, tam bizim istediğimiz rakip…Eğer defansta sağlam ve soğukkanlı kalırsak, geçiş oyununu başarıyla uygulayıp defans arkasına Onyekuru ve Akıntola’nın istediği topları atarsak, hayalimizi gerçekleştireceğimiz bir maç…Ama ne gezer? Birinci ve ikinci bölgelerde oyun planımızı tam anlamıyla uyguladık ama 3. bölge de sınıfta kaldık. Onyekuru istediği topları almasına karşın, kopup gidemedi…Akıntola zaten el freni ve defans arkasına koşu yapma özelliği olmayan, gol yeteneği sınırlı bir oyuncu…Bunlara bir de ağır ve kaleyi cepheden gördüğü halde şut çekmeyip topu kanata aktaran bir CherifNdiaye eklenince…
Süper lig lideri karşısında son derece başarılı bir maç çıkardık, o baskıya her takım dayanamaz biz özellikle Stambouli ile o presi kırdık, topu ikinci bölgeye taşıdık, üçüncü bölgede yakaladığımız net fırsatları değerlendiremeyince, 86 dakika gol yemediğimiz maçı kaybetmek kaçınılmaz oldu, atamayan atarlar kuralı gerçekleşti…
Kulübe zenginliği…
Galatasaray bugün hala Süper lig lideriyse bunu kadro zenginliği ve derinliğine borçlu…Okan Buruk takımı gol üretmekte gecikince, oyundan Kerem- İcardi- Oliviera- Mertens- Adekugbe’yialdı (çıkan isimlere bakın) kulübeden Yunus- Midtsjo- Zaniolo- Gomes- Kazım’ı aldı. Kulübeden gelen güç, hocayı haklı çıkardı Midtsjo ve Zaniolo golleri atarken, Yunus penaltı yaptırarak takımına katkı koydu…
Montella hoca yukarıda sıraladığım forvet üçlümüzden memnun kalmamış olacak ki, üçünü birden değiştirdi yerlerine Mert- Yusuf Sarı- Guldbrandsen’i aldı ancak üçü de kalan sürede ‘’kulübeden gelen güç’’ olamadılar…
Montella hocaya da bir sitem…85 dakika gol yememiş takımımız, Mert Çetin’in oyuna dahil olmasıyla üçlü savunmaya döndü. Maçın bitmesine çok az süre kalmışken, oyun şablonunu değiştirmenin alemi ne? Nitekim bir dakika sonra gol geldi. Bu kadar başarısız forveti 85 dakika saha da tutmak neyin nesi?
Kısa kısa…
-Maç öncesinin sansasyonel hakemi Ali Şansalan, maçın başında takımımıza 3 sarı kart göstererek gardımızı indirdi. Adekugbeve Emre’ye kırmızı kart göstermemesi hataydı…
-Misafir tribününü dolduran taraftarlarımız, 90 dakika susmadılar ve 12. adam oldular…
-Ertaç geriden oyunu mükemmel kurdu baskıya karşın soğukkanlı kaldı. Hava toplarına hakimdi, yediği gol de top köşeye gitti uzanması yetmedi…
-Defansımız üstün performans gösterdi. Morel’i ilk defa alıcı gözle izledim ve beğendim. Top uzaklaştırma da hatası olmasına karşın, ilk 90 dakikasında başarılıydı Semih’e uyumlu partnerlikyaptı…Svensson ve Rodrigues kanatları hem ofans hem defans anlamında olumlu kullandılar. Rodriguesprese rağmen defanstan topla çıkmasını bildi. Yunus’a yaptığı penaltı bana çok ucuz geldi…
-Stambouli takımımızın komutanıydı, en iyi maçlarından birini çıkardı. BadouNdiaye ona yeterince eşlik edemedi…
-Yusuf Erdoğan’ın geçmişini biliyorum ama hazır olsa Montellahoca kullanır, diyorum. Bu kadar formsuz forvet kanatlarında, formda bir Yusuf’a ihtiyaç var…
-Golcü eksikliğimiz kadar, frikik kullanan oyuncu eksikliğimiz göze çarptı. Kritik noktalarda kazandığımız serbest vuruşlarda kimin kullanacağı, oyuncuların inisiyatifine bırakılmıştı…
-Son sözüm de Okan Buruk’a…Basın toplantılarında hakem yakınmalarından bıktım… Haklı da olabilirsin ama her maçtan sonra hakem, hakem, hakem… Bırak onu yöneticilerin söylesin, sen bana basın toplantısında golün neden geciktiğini, oyun planında nelerin tutmadığını anlat…
Özetle…
Galatasaray deplasmanından puan çıkarsak, kaymaklı ekmek kadayıfı olurdu ama olsun dünyanın sonu değil…Avrupa koşusunda devam ediyoruz. Bu haftaGaziantep ile maç yapmadan 3 puan cepte. Haftaya Kasımpaşa’yı evimizde geçersek, zirve koşumuza avantajla devam ederiz…