TGS’de Genel Başkan yeniden Gökhan Durmuş oldu
TGS’de Genel Başkan yeniden Gökhan Durmuş oldu
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) 23. Olağan Genel Kurulu yapıldı.
>> SABİT ÖZKESER
Tek liste halinde gidilen seçimler sonucunda yeniden başkan olan Gökhan Durmuş, “AK Parti’nin 21 yıllık iktidarı süresince değişmeyen tek politikası, basın özgürlüğünün yok edilmesidir” dedi. Genel Kurul’un sonuç bildirgesinde ise, “Gazeteciler örgütlü olurlarsa, tüm iş kollarındaki örgütlülük oranı yükselir, basın özgürlüğü olur, ülkeye demokrasi gelir” denildi.
GENEL KURULA ADANA DELEGESİ DE KATILDI
Burhan Felek Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve Adana’dan sendikanın Şube Başkanı Salim Büyükkaya ve diğer delegelerin de katıldığı genel kurulun Divan Başkanlığını TÜRK-İŞ Eğitim Sekreteri ve TEKSİF Genel Başkanı Nazmi Irgat yaparken, üyeliklere ise Mazlum Vesek ve Hilal Tok seçildi. İki gün süren ve tek liste ile gidilen seçimler sonucunda TGS Genel Başkanlığına Gökhan Durmuş, Genel Sekreterliğe A.Banu Tuna, Genel Mali Sekreterliğe Murad Sezer, Genel Örgütlenme Sekreterliğine F.Esra Yalçınalp ve Genel Eğitim Sekreterliğine de G.Didem Mercan seçildi.
“ŞU ANDA CEZAEVİNDE 21 MESLEKTAŞIMIZ VAR”
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sadece 2022-2023 yılları arasında yaşanan basın ihlallerini anımsatırken, 50’ya yakın gazetecinin tutuklandığını ve şu anda ise cezaevlerinde 21 meslektaşlarının özgürlüklerinden mahrum durumda olduğunu vurguladı. Durmuş, “Özellikle gazetecilere yönelik operasyonlarda ortada bir suç yokken tutuklamalar gerçekleştirildi; deliller, suçlamalar sonradan üretildi. Diyarbakır’da tutuklanan 16 meslektaşımız tam 13 ay sonra hakim karşısına çıkabildi. Haziran ayında tutuklanan TELE 1 genel yayın yönetmeni 4 ay sonra hakim karşısına çıkacak. Mayıs ayında tutuklanan Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz’ın aradan geçen 5 aya rağmen hâlâ iddianameleri dahi hazırlanmadı. Hakim karşısına çıktıkları ilk duruşmada serbest kalacakları bilindiği için iddianamelerin geç hazırlanmasından, duruşma gününün geç verilmesine kadar planlı bir cezalandırma sistemi uygulanıyor. Popüler isimlerin duruşmaları 3-4 aylık dilim içerisinde yapılırken, Kürt gazeteciler söz konusu olunca duruşma tarihleri 1 yılı geçiyor. Verilemeyecek olan ceza peşinen ödetiliyor” dedi.
“ÇOK BÜYÜK BİR YOKSULLUK İÇİNDEYİZ”
Divan Başkanı Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat ise,“Geldiğimiz noktada çok büyük bir yoksulluk içindeyiz. İçinde bulunduğumuz sıkıntıları dile getirecek, neoliberal politikalara karşı çıkacak bizler, sendikalar varız” dedi. Irgat, OVP ile kıdem tazminatının "zorunlu tamamlayıcı emeklilik sistemine" dönüştürülmesine de değindi ve "Kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz" diye konuştu. OLEYİS Sendikası Genel Başkanı Cemal Bakırcı ise basının toplumun sesi olmaktan uzaklaştırıldığını ifade etti. Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen de kongrede söz aldı. 53 yıldır TGS üyesi olduğunu belirten Eşmen, sendikada yeniden büyük bir hareketlilik olduğunu ve Sputnik grevinde 45 gazetecinin işsiz kalma pahasına direndiğini hatırlattı. Eşmen, “TGS son ataklarıyla ve yaptığı çalışmalarıyla, grev yapabilen bir sendika haline geldi” dedi. Eşmen, “Örgütlü olmadığınız zaman yoksunuz. Halkın haber alması ve gerçekleri öğrenmesi yerine holdinglerinin, kendilerinin çıkarlarını koyuyorlar” dedi. Haber-Sen Genel Basın-Yayın, Eğitim, Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Banu Savaş da kongreyi selamladı ve “Birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
TGS SONUÇ BİLDİRGESİ
23. Olağan Genel Kurul’un sonuç bildirgesinde, Türkiye’deki ekonomik kriz, basın özgürlüğü, gazetecilerin özlük hakları gibi başlıklara değinildi. Sonuç bildirgesinde şu değerlendirmeler yapıldı:
“Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 23. Olağan Genel Kurulu, daha önce görülmemiş derinlikte ekonomik sosyal siyasi kültürel kriz koşullarında toplandı. Türkiye ne yazık ki derin bir ekonomik kriz içerisindedir. Artan yoksullaşmayla birlikte toplumun büyük çoğunluğu geçimini sağlamakta zorlanmaktadır. TÜRK-İŞ'in Eylül ayı verilerine göre açlık sınırı 13 bin 334 liraya çıktı. Yoksulluk sınırıysa 43 bin 433 liraya yükseldi. Bekar bir çalışanın 'yaşama maliyeti' de aylık 17 bin 336 TL olarak hesaplandı. Temel ücret haline gelen asgari ücret ise sadece 11 bin 402 TL’dir.
Bu ağır şartlara karşın iktidar TÜİK’in yalanlarını esas almakta ve toplumun çoğunluğunu daha da yoksullaştıran ekonomi politikalarında ısrar etmektedir. Çarşı pazarda gerçekle yüzleşen insanlarımız, hükümetin yanlış ekonomi politikalarındaki ısrarı anlamakta güçlük çekmektedir. Bu ekonomik yıkıntı içerisinde çare diye ortaya atılan Orta Vadeli Program işçi sınıfı ve emekçi halk için yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksullaşmanın daha da artmasından başka bir şey getirmeyecektir. Başta kıdem tazminatının ortadan kaldırılması olmak üzere işçi ve emekçilerin kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemeler, temel tüketim maddelerinde vergilerin ikiye üçe katlanması söz konusu olacaktır. İktidarın işçi ve emekçileri ve tüm toplumu yoksullaştıracak Orta Vadeli Programı’na karşı tüm sendikaları ve sınıf kardeşlerimizi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.Uzun süredir tek başına iktidar olan AKP’nin başından bu yana değişmeyen tek politikası düşünce ifade basın ve örgütlenme özgürlüğünün yok edilmesi oldu. İktidara geldiği günden beri gazeteciliği suç olarak gösteren, gazetecileri terörize eden bir anlayışla karşı karşıyayız.
RTÜK aracılığıyla televizyonlara yönelik ekran karartmalar, yayın durdurma ve para cezaları ile toplumun habere ulaşması engelleniyor. Basın İlan Kurumu da medya kuruluşları arasında ayrımcılık yapmakta ve kamu kaynaklarını iktidar yandaşı kuruluşlara aktarırken, özgür ve bağımsız gazetecilik yapma çabasındaki medya mecralarının hak ettikleri ilan ve reklam gelirlerini kesmekte, kendince cezalandırmaktadır. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da gazeteciler arasında ayrımcılık yapmakta, basın kartlarını haksız şekilde iptal etmektedir. Genel Kurulumuz, tüm bu hukuksuz uygulamalara karşı ortak mücadele için basın meslek örgütlerini diyaloga çağırır. İktidar demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyen yurttaşlara ve gazetecilere karşı yurttaş hukuku değil düşman ceza hukuku uygulamaktadır. Sadece 2022-2023 yılları arasında 50’ye yakın gazeteci tutuklandı. Şu anda cezaevlerinde 21 meslektaşımız özgürlüklerinden mahrumdur. Bu vesileyle Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan, Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz ve tutuklu tüm meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu vurguluyoruz; iktidarı özgürlükleri yok sayan politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Düşünce ve ifade, bilim ve sanat ve basın özgürlüğü bağlamında ve mesleki çalışmaları dolayısıyla cezaevinde bulunan gazeteci, yazar, yayıncı ve her meslekten yurttaşlar koşulsuz serbest bırakılmalıdır. İktidar özgürlüklere düşman politikaları ve uygulamalarıyla darbe dönemlerini akıllara getirmektedir. Bugün TBMM, ancak 12 Eylül darbesi dönemindeki Danışma Meclisi kadar etkilidir. TBMM’nin işlevsizliği (cılız da olsa) iktidar ittifakı içerisinde de eleştirilere yol açmıştır. İstiklal Harbi’nde bile TBMM’nin baskı altına alınmadığını anımsatıyoruz! Bu antidemokratik politikalara karşı tüm sendikaları ve sınıf kardeşlerimizi meşru her zeminde birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Bütün bu olumsuz koşullara karşın, sendikalaşma oranı düşük olsa da medya sektöründe son yıllarda yukarı doğru bir ivme vardır. Sendikamızın son yıllarda imzaladığı toplu iş sözleşmeleri, yaptığı grevler gazetecilik işkolunda değişimin mümkün olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda başarıyla sonuçlandırdığımız BBC, AFP ve Reuters’teki grev ve direnişin ardından 50 güne yaklaşan Sputnik işyerinde de grevimizi başarıyla sonuçlandırmak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Sputnik grevimizin başarısı gazetecilik işkolu için moral kaynağı olacaktır.
TGS olarak, geride kalan dönemde elde ettiğimiz başarıları yeterli bulmuyoruz. Yoksulluk, güvencesiz çalışma biçimi ve basın özgürlüğü önündeki engeller gazetecilerin daha çok örgütlenmekten başka çareleri olmadığını gösteriyor. Basın yayın işkolunda yüzde 11.66 olan sendikalılık oranının yüzde 50’lere kadar yükselmesi için daha çok çalışacağız. İşimiz kolay değil ama imkânsız da değil. Başarmak zorundayız, kendi geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği için başarmak zorundayız. Bize dayatılana razı gelmeyeceğiz, birlikte ortak akıl ile daha iyi bir medya sektörü daha iyi bir ülke için mücadele edeceğiz.Gazetecilik iş kolu işsizliğin en yaygın olduğu işkolu haline gelmiştir. Sendikal örgütlenmenin zayıfladığı, toplu sözleşme yapılabilen işyeri sayısının parmakla sayılabildiği koşullarda Genel Kurulumuz, çalışan veya işsiz tüm gazetecileri, güvencesizliğe, ağır çalışma koşullarına ve sömürüye karşı örgütlü mücadele için Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında örgütlenmeye çağırır.Gazeteciler örgütlü olurlarsa tüm iş kollarındaki örgütlülük oranı yükselir, basın özgürlüğü olur, ülkeye demokrasi gelir.Ülkemizin sağlıklı bir demokrasiye kavuşması için verilen mücadeleye Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın kurucusu ve genel başkanı olarak katkıda bulunan Hıfzı Topuz’u, sendikamızın bugünlere gelmesine omuz veren müteveffa meslek büyüklerimizi, gazetecilik faaliyetinden dolayı katledilen meslektaşlarımızı saygıyla özlemle anıyoruz. YAŞASIN ÖZGÜR BASIN! YAŞASIN ÖZGÜR TOPLUM!.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.