Müzeyyen Şevkin: Ormanlar ve meralar betona gömülecek
Müzeyyen Şevkin: Ormanlar ve meralar betona gömülecek
CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi, Meclis Deprem Araştırma Komisyonu Üyesi Dr. Müzeyyen Şevkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin ormanlık ve mera alanlarını gözden çıkardığını vurguladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 126 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının kalıcı hale getirilmeye çalışıldığını, kentlerin yeniden oluşmasında planlamadan uzak, yetki gaspı ile hareket edildiğini kaydetti.
Mecliste yaptığı konuşmada, deprem bölgesinde kentlerin yeniden yapılanmasında Afet Yasası’na dikkat çeken ve bu yasanın işletilmesinin önemini belirten Dr. Şevkin, “Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu aslında kalıcı konutlardı ama kalıcı konaklamayı kanun yerine OHAL kapsamında düzenlemeyi tercih ettiler” dedi.
Hükümetin bir kararnameyle planlamayı reddettiğine dikkat çeken Dr. Şevkin, “Ülke tarihinde planlamaya en çok ihtiyaç duyulan bu süreçte planlama meslek alanının gereklilikleri yerine getirilmiyor, plansız gelişme teşvik ediliyor. Hükümet, Tapu Kadastro Kanunu ve bunları yürütmekle sorumlu bakanlık ve kurumların yetkilerini gasp etti. Orman ve mera alanları ilk gözden çıkarılan alanlar oldu. Ülkemiz, maalesef, bir afeti yeni afetlerle unutmak zorunda bırakılan bir ülke konumuna getirildi” diye konuştu.
Depremzede vatandaşların nitelikli konut alanlarına kavuşmasını arzu ettiklerini ifade eden Dr. Şevkin, “Kentler, sadece konut alanlarından oluşmamaktadır. Konut, ticaret, sanayi alanları, yeşil alanlar ve altyapı, üstyapı tesisleriyle, ulaşım sistemleriyle bir bütün olarak düşünülmelidir” dedi.
ANAYASAYA AYKIRI!
Seçimlere sayılı günler kaldığına işaret eden Dr. Şevkin, “13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde, afet riski giderilmiş, afet politikalarının risk azaltmaya dönüştürüldüğü; insanların mutlu ve huzurlu yapılarda yer aldığı bir Türkiye oluşturacağız. Bunu biz yapacağız” ifadelerini kullandı.
CHP’li Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Depremin üzerinden henüz on sekiz gün geçmeden ve enkazın altında daha insanlar varken ne yazık ki 24 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle deprem nedeniyle olağanüstü hal ilan edilen illerde yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Tabii, bu idarenin kanuniliği ilkesine aykırı. Anayasa Madde 123'e göre aykırı bir durum oluşturuyor. Denetimsiz bir süreç ve muğlak ifadelerle yetki devrine neden oluyor.
“PLANLAMA REDDEDİLİYOR”
Bahse konu kararname planlamayı reddetmektedir. Ülke tarihinde planlamaya en çok ihtiyaç duyulan bu süreçte planlama meslek alanının gereklilikleri yerine getirilmemekte, plansız gelişme teşvik edilmektedir.
Açıkça belirtmek gerekir ki bu düzenleme, planlamayı süre kaybı olarak görmektedir, böyle bir sığ anlayışa sahiptir. Yapılaşma süreçlerine ilişkin 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri tamamen devre dışı bırakan bir süreç başlatılmıştır. Bununla birlikte, yürürlükteki meri mevzuat gereğince imar planı yapım sürecinde yerine getirilmesi gereken birçok analize, çalışmaya ve kısıtlara uyma zorunluluğu da ortadan kaldırılmıştır. Normal koşullara göre, 40'a yakın kamu kurum ve kuruluşunun görüşü alınması gerekirken basit bir vaziyet planıyla hiçbir görüş alınmadan konut alanlarının inşasına başlanmıştır. Bu kurum görüşleri olmadan, konut alanlarının yerini belirleyip inşa faaliyetlerine başlamak bambaşka sorunlara yol açabilecek tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu düzenleme, bir afetten kaçarken bir başka afete yol açacak düzenlemedir.
“MERA VE ORMAN ALANLARI YOK EDİLİYOR”
Kararnameyle Mera Kanunu ile Orman Kanunu'na ek 16'ncı maddesinde belirtilen alanların geçici veya kesin iskân alanları olarak kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada, Tapu Kadastro Kanunu ve bunları yürütmekle sorumlu bakanlık ve kurumların yetkileri de gasp edilmiştir. Orman ve mera alanları ilk gözden çıkarılan alanlar olmuştur. Ülkemiz, maalesef, bir afeti yeni afetlerle unutmak zorunda bırakılan bir ülkedir. Bartın ve Sinop'ta yaşanan sel afetleri, Marmaris orman yangınları ve en son Şanlıurfa'da yaşanan sel felaketi bunun en önemli örneklerindendir. Yapılan bu düzenlemeyle mera ve orman alanları yapılaşmaya açılmaktadır. Orman alanları içindeki kullanımların orman yangınlarını tetikleyen bir unsur olduğu açıktır, Marmaris orman yangını bunu açık şekilde bizlere göstermiştir. Bölgede insan kullanımı arttıkça yangın riski artacaktır çünkü konut alanları ormana bitişik biçimde kurgulanmaktadır. Ülkemiz gıda kriziyle boğuşurken mera alanlarını yapılaşmaya açmak ülkemizin kısa ve orta vadede yaşadığı gıda krizini derinleştirecek bir düzenlemedir. Hele ki bölgede birçok ilimizin ekonomisinde tarım çok önemli bir yere sahipken mera alanlarının kaybolmasının bölge halkını ekonomik açıdan da zora sokacağı kesindir. Kuraklık artık en çok konuştuğumuz afet türlerinden biriyken mera ve orman alanlarını yapılaşmaya açmak kabul edilecek bir durum değildir.
“BÜTÜNCÜL VE KAPSAMLI PLANLAMA ŞART”
Sağlam zeminin yanı sıra, tarım, orman, sulak alan, mera ve kıyıların korunduğu, yine mülkiyet ilişkilerinin hukukunun korunduğu nitelikli kentsel kurgular için bütüncül ve kapsamlı bir planlama yaklaşımına acilen ihtiyaç vardır. Öncelikli olarak yapılması gereken, bölgesel kalkınma hamlesiyle tüm deprem bölgesini içine alacak yatırım planlamasının hayata geçirilmesidir. Bu yatırımların da mekânsal olarak dağılımını yönetecek bölgeler arası gelişmişlik farklılığını azaltmayı hedefleyen bir bölge planlaması yapılması gerekmektedir.
“AFETE DAYANIMLI KENTLERİ KURGULAYACAĞIZ”
Bu kararnamenin yayınlanmasından bugüne kadar tam 106 ihale yapılmıştır. İhaleler maalesef pazarlık usulüyle kapalı kapılar ardında yapılmıştır, kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı duyulmamıştır. Dolayısıyla denetimden de uzaktır. Yani amaç kamusal yararı öncelemekse bu ihaleler şeffaf olmalıydı. Kararnamenin komisyonlarda görüşülmeden yasalaşması beklenmeden bu kadar ihaleye çıkılabiliyorsa Meclise getirerek neyin peşindesiniz? Siz bu olağanüstü hâli kalıcı kılmayı hedefliyorsunuz.
Artık seçimlere sayılı günler kaldı. 13'üncü Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde, afet riski giderilmiş; yaraları sarmaktan öteye geçmeyen politikalarınızın gömüldüğü, enkaz altında kaldığı; afet politikalarının risk azaltmaya dönüştürüldüğü; insanların mutlu ve huzurlu yapılarda yer aldığı bir Türkiye mümkün. Bunu kim yapacak? Biz yapacağız, baharı getireceğiz; 13'üncü Cumhurbaşkanımızla inşallah afete dayanımlı kentleri biz kurgulayacağız.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.