“Bir Atatürk kızı olarak O’na ve devrimlerine inanarak çalıştı”

>> SABİT ÖZKESER

 

 

 

“KÜLTÜR ELÇİSİ OLARAK YAŞATILMALI”

Araştırmaları ve eserleriyle nesiller boyu hatırlanacak olan ve arkeolojik kazı ile araştırmalara yaptığı katkılarla çok sayıda ödül kazanan Muazzez İlmiye Çığ ile bir araya gelen Araştırmacı-Yazar Ahmet Erdoğdu, “Bir Atatürk kızı olarak ona ve devrimlerine inanarak çalıştı. İnsan üstün gayretle eski Türk uygarlıkları üzerine eserler verdi. Yaşadığı sürece atasını Anıtkabire giderek ziyaret etti. Sümer kraliçesi olarak her zaman saygı gördü. Benim görüşüme göre gelecek nesillere en iyi şekilde anlatılmalı. Heykelleri Türkiye'nin her yanında dikilmeli, adına sempozyumlar düzenlenmeli, kültür elçisi olarak yaşatılmalı” dedi.

 

“ÖLÜMÜ ÖLDÜREN: MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ”

Sümer ve Asur uygarlıkları üzerine çalışmalar yapan ve Türkiye'de kadın haklarının önde gelen savunucularından biri olarak bilinen ve daha önce görüştüğü Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatı üzerine Gazeteci-Yazar Sedat Memili sosyal medya hesabından şu görüşleri paylaşıyordu:

“Musa’da Böyle Buyurdu” kitabımın ödül töreninde tanıştık. Arası birkaç yıl geçti. Kendisine:

“Hocam” dedim “Şöyle şöyle bir konu düşünüyorum ne dersini?”

“Çok güzel, istersen birlikte yapalım” dedi. Bu bana ancak onur verirdi. “Tamam” dedim. Hemen bir plan yaptı:

“Önümüzdeki yıl, şu düşüncem var, ondan sonra, şu konuda çalışma dosyamı tamamlayacağım… Dört yıl sonra bu projeye başlayalım” dedi sevinçle…

Bana dört yıl sonraya randevu verdiğinde 102 yaşındaydı.

102 yaşında dört yıl sonrasının programını yapan yüce bir ruhu hangi ölüm teslim alır?

Çoğu insan ölür; bazı insan ise ölümü öldürür…

Muazzez İlmiye Çığı… İnsanlığın onuru…”

 

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ KİMDİR ?

Hayatı boyunca 2 pandemi, 2 dünya savaşı, 4 darbe, 8 ekonomik kriz ve 15 büyük deprem gören Sümerolog, Bilim İnsanı ve Tarihçi Muazzez İlmiye Çığ. Kırımlı göçmen bir ailenin çocuğu olarak 20 Haziran 1914’te Bursa’da dünyaya geldi. Bir kızının olmasını çok isteyen babası İlim, İrfan sahibi olması için adını “İlmiye” koyarak en iyi şekilde öğrenim görmesini sağladı.

Muazzez İlmiye, zorluklarla geçen bir çocukluk yaşadı. 1919’da Kurtuluş Savaşının en şiddetli zamanında, Ankara’dan kaçarak, Çorum’daki halasının evine sığındılar. İlkokula burada başladı. Fakat aile tekrar Bursa’ya döndü. Bizim Mektep adlı özel bir okula girebilmek için yaşını büyüterek, burada Fransızca ve keman dersleri gördü. Atatürk’ün isteği ile 1935’te, Ankara Üniversitesi Sümeroloji Bölümüne girdi. 26 yaşında mezun olan Çığ, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne tayin edildi. Burada dünya için çok büyük önem taşıyan bir işe imza attı ve Sümer, AKAD, Hitit dillerinde yazılan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu.

1940 yılında Kemal Çığ ile evlendi ve 2 kızları oldu. Prof. Kramer’in “History Begıns At Sumer” adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap,  “Tarih Sümer’de Başlar” adıyla yayımlandı. 1960 yılında Heıdelberg Üniversitesi’nde 6 ay araştırma yaptı. 5 yıl sonra Roma’da sergilenen Hitit Sergisine başkanlık ederek, sergiyi Londra’ya götürdü. Prof. Samuel Noah Kramer ile birlikte bir tabletteki yazıyı okuduklarında, insanlık tarihindeki “İlk Aşk Şarkısını/Şiirini buldular; “İnanna’nın Şarkısı”…

İlmiye Çığ, 58 yaşında, emekliye ayrılsa da, çalışmaya devam etti. Birçok dile çevrilen kitapları, dünya çapındaki okullarda, ders kitabı olarak okutuldu. 2007 yılında çıkan “Vatandaşlık Tepkilerim” kitabındaki birkaç cümle yüzünden, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek” hakkında soruşturma başlatılarak, tutuklandı. İlk duruşmada, 25 gönüllü avukatın savunmasıyla serbest bırakıldı. 2000’de İstanbul Üniversitesi’nden “Fahri Doktor” unvanı alan İlmiye 2005’te, Anadolu Kültür Araştırmalar Derneği tarafından “Özgür İnsan” ödülüne layık görüldü.  110 yaşında hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ, çalışmalarını son ana kadar sürdürdü.