“Depremi afete çeviren dayanıksız yapılardır”

SEMPOZYUM ÜÇ GÜN SÜRECEK

Sempozyumda çok sayıda kurum temsilcisi, emek meslek örgütleri yönetici ve üyeler, çok sayıda inşaat mühendisi  katıldı. Şubat 2023 depremlerinin yıl dönümü arifesinde,   depremleri ve meydana getirdikleri etkileri inşaat / deprem mühendisliği açısından bütün yanları ile ele alarak değerlendirmek, çıkarılan dersleri ve geleceğe ilişkin öngörüleri ve önerileri ortaya koymak amacıyla düzenlenen Sempozyum, 18 – 19 – 20 Ocak 2024 tarihlerinde üç gün sürecek.

Sempozyumun açılış konuşmaları; İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, Sempozyum Danışma Kurulu Başkanı Mehmet Nuray Aydınoğlu, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan tarafından yapıldı. İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur bu önemli sempozyuma ev sahipliği yapmaktan ötürü mutluluk duyduğunu belirterek, kısa bir Türkiye panoraması anlatımıyla devam etti:

“Bugün yaşanan sorunların uzun tarihsel gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıktığını anlatan Aksungur, görece gelişen kentlere doğru yoğun bir iç göç yaşandığı 1950’lerde merkezi yönetimin göçe hazırlıklı olmadığını, yerel yönetimlerin ekonomik olarak yetersiz olduğunu ifade etti. Bu yeni kentlilerin barınma sorununu görmezden gelinmesinin sonucunun tüm kentlerde imar dışı çarpık kentleşme olarak ortaya çıktığını kaydeden Aksungur, şunları söyledi, “Aralıklarla ve hemen her bölgede meydana gelen yıkıcı ve can kaybı yaratan depremlere ‘yara sarma’ mantığıyla yaklaşılıp, bilimsel ve teknik önlemlerle üzerine gidilmedi. Ya da yeterince gidilemedi”

Gerek merkezi gerekse yerel yönetimler tarafından 1999 Marmara Depremi milat kabul edilmesine rağmen  niteliksiz yapılaşmanın yenilenmesinin ağır aksak devam ettiğini dile getiren Aksungur, “İnsanların depreme dirençli konutlarda barınma sorunu yeterince karşılanmayınca,  6 Şubat 2023 saat 4.17 ve sonrası depremlerde; ülkenin yakın tarihinde görülmemiş bir yıkım ve can kaybı ile karşılaştık. Bu yaşanan sonuca gelinceye kadar aralıklarla çıkarılan imar affı, imar barışı da yıkımların üzerine tuz biber ekti. ‘Asrın Felaketi’, ‘Doğal Afet’ vb. yaklaşımlar öne sürülmekle birlikte, deprem doğal bir afet değildir, önlenemez bir doğa olayıdır. Bunu afete çeviren, depreme dayanıklı olmayan yapılardır” dedi.

Aksungur’un ardından konuşan Sempozyum Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Nuray Aydınoğlu; sempozyum içeriği, yapılacak sunumlar ve gerçekleştirilecek olan iki panel hakkında bilgi verdi.

YÜZGEÇ: YARATILAN BATAKLIKTA SİVRİSİNEKLERİN PEŞİNE DÜŞEREK MESELEYİ ÇÖZEMEYİZ

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç konuşmasında;6 Şubat Depremlerinden sonra İnşaat Mühendisleri Odasının her biriminin ana gündem maddesinin deprem olduğunu belirterek, Şubat 2023 Sempozyumunun bu amaçla tasarlandığını ve depremlerin birinci yıldönümün hemen öncesi 6 Şubat’ta ne olduğunu ve nasıl olduğunu değerlendirmek için toplanıldığını ifade etti. 

6 Şubat depremlerinin gerçekten çok büyük depremler olduğunu söyleyen Yüzgeç; “Evet, beklenmedik büyüklükte bir depremin yaşandığı bir gerçektir. Ancak bu gerçek, başka gerçeklerin üstünü örtmüyor. Çünkü afete hazırlığın temelini güvenli yapılaşma ve sağlıklı kentleşme çalışmaları oluşturmaktadır. Bunlar yapılmadığı takdirde böylesine yaygın bir yıkımın oluşmasının önüne geçilemiyor ve deprem sonrası müdahalenin altından kalkmak mümkün olmuyor. Bize göre en büyük suç da, günah da burada yatıyor” diye konuştu.

Ülkemizde var olan  yapı stokunun büyük çoğunluğunun, deprem yönetmelikleri dikkate alınarak yapılmadığını, yapıların ya mühendislik hizmeti olmadan üretildiğini ya da yeterli düzeyde mühendislik hizmeti almadığını söyleyen Yüzgeç “TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır. Bu 6-7 milyonluk riskli yapıya bırakın müdahale etmeyi, varlıkları bile tespit edilemiyorsa sorunumuz çok daha büyük demektir” dedi.

Ülkemizdeki yapı üretim sisteminde çok ciddi sorunlar bulunduğunu, bunlarınpalyatif çözümlerle giderilemediği belirten Yüzgeç sözlerine şöyle devam etti:

 “Son 20 yılda yaygınlaştırılan yapı denetim düzeni, kısmi iyileştirmeler getirse de sağlıksız inşaat ve yapılaşma kültürünü değiştirmemiş, sadece devletin sorumluluğunu üzerinden atacağı mekanizmalar halini almıştır. Yapı denetim sistemi, yapı üretim sürecinin en temel ihtiyacı olan mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin gerçekten verilmesini değil, mühendislerin, mimarların kağıt üzerinde sorumluluk almasını, bunu da cüzi ücretler karşılığında yapmasını tasarlamıştır. Çünkü mühendislik mimarlık hizmetleri maliyet artırıcı bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Sadece ücretleri açısından değil gerek teknik, gerekse imar açısından uygunsuz imalatlara onay vermemesi de kar kaybına sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla fiilen inşaat süreçlerinin dışında tutulmaktadırlar.Sonuçta, yaratılan bataklıkta sivrisineklerin peşine düşerek meseleyi çözemeyiz.Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir”

Konuşmaların ardından; “Şubat 2023 Depremlerinin Gündeme Getirdiği Mühendislik, Mimarlık, Müteahhitlik Sorunları” paneline geçildi. Mehmet Nuray Aydınoğlu’nun yöneticiliğindeki panelde, konuşmacı olarak Taner Yüzgeç, Pof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Prof. Dr. Erdem Canbay, Mustafa Özçelik, Barış Erkuş yer aldı.

Sempozyum kapsamında deprem yer hareketlerine ilişkin sunumların yanı sıra, depremde zeminlerin ve zemin yapılarının, konut ve işyeri binalarının, hastanelerin, endüstri yapılarının, kıyı-liman yapılarının ve altyapı tesislerinin gösterdikleri performanslar, konunun uzmanları tarafından yapılacak sunumlarla değerlendirilecek. Sempozyum, son gün gerçekleştirilecek olan “Afet Yönetimi, Yapılaşma, Finansman, Sigorta, Hukuk Sorunlarıve Yerel Sorunlar” paneliyle sona erecek.