Antik dönemden günümüze: “ADANA”

Asurların Kue, Babillerin Hume, Mısırlıların Danuna dediği ve Arap kaynaklarında Ezeni olarak geçen Adana’nın bilinen en eski krallığı Kizzuwatna Krallığı’dır. MÖ. 1550’lere ait Hitit çivi yazılı belgelerde Adaniya-Ataniya adıyla bilinen Adana kenti bugün Çukurova dediğimiz antik dönemde Kilikya olarak adlandırılan önemli bir bölgenin en önemli yerleşim alanlarından biridir” dedi. Duygu Uğun, daha sonra şöyle devam etti:

KİLİKYA NERESİDİR?

“Kilikya bölgesi Alanya’dan Hatay-Dörtyol’a kadar uzanan geniş bir alanı içine alır. Kilikya’yı Dağlık (Alanya-Mersin arası) ve Dağlık (Mersin-Dörtyol arası) olarak ikiye bölersek Adana, Ovalık Kilikya’da yani Kilikya Pedias’ta yer alır.Tarih öncesi dönemlerden beri bereketli toprakları, sulak arazileri ve ikliminin elverişliliği sebebiyle yoğun bir yerleşim alanı olan Adana, İlkçağlarda birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

KİZZUWATNA KRALLIĞI VE PUDUHEPA

Adana’da bilinen en eski siyasal oluşum Kizzuwatna Krallığı’dır. MÖ. 1350’lerde Hititlere bağlanan krallığın hem Anadolu hem de Dünya tarihi açısından önemi bilinmektedir. Şöyle ki Dünya2da ilk yazılı antlaşma olarak bilinen Kadeş Antlaşması’nın doğmasına sebep olan ve bu antlaşmada mührü bulunduğu için “Dünya’ya Barış Getiren Kraliçe” olarak tanınan Hitit kraliçesi Puduhepa, Kizzuwatnalıdır. MÖ. 1280 tarihli Kadeş Antlaşması’nda mührü bulunan Kraliçe Puduhepa’nın Kizzuwatna rahibinin kızı olduğu ve o dönemdeki Hitit kralının kardeşi Hattuşili ile evlendiği böylece Hitit ülkesine gittiği bilinen Puduhepa, eşi III. Hattuşili’nin kral olmasıyla birlikte o da kraliçelik tacına kavuşmuştur. Etkin kişiliği ve barışseverliğiyle tanınan Puduhepa’nın, Hitit ve Mısır arasında barışı tesis ederek iki ülke arasında tarihin ilk barış antlaşması olarak bilinen Kadeş Antlaşması’nın imzalanmasını sağladığı bilinmektedir. Tabi ki bu kadar emek verdiği antlaşmada mührü de bulunan Puduhepa, Adana için önemli bir tarihi kişiliktir.

ANAVARZA VE ŞAR COMANASI

Adana’nın önemi bu kadarla da kalmıyor. Ticaret ve din merkezi olarak da karşımıza çıkan Adana, Asurların “Kalay Yolu” olarak adlandırdığı ticaret yolu üzerinde bulunan önemli bir duraktır. Ayrıca bugün Tufanbeyli ilçesine bağlı Şar Köyü, Hitit döneminde Anadolu’nun iki dini merkezinden biri olan Şar Comanası’dır. Hitit kralları seferlerine çıkmadan önce mutlaka buraya gelerek Tanrılara zaferleri için dileklerde bulunarak adaklar adarlardır. Adana’nın bir başka önemi Ovalık Kilikya’nın başkenti olan Anavarza kentinden gelmektedir. Kent bugün için Türkiye’de bulunan en büyük antik kent olmaya adaydır. İhtişamlı kalesi ve görkemli kapısıyla bilinen Anavarza, Türkiye’de Roma döneminden kalma tek duble yola da sahiptir.Hititlerden sonra bölge Asurlular ve ardından Babillerin egemenliğine girmiştir. Asurluların Çukurova halkına Hilakku dediği ve Kilikya isminin de buradan geldiği düşünülmektedir. Bölge MÖ. 6. Yüzyılda ise Pers hakimiyetine girmiştir. Perslerin dört büyük eyaletinden biri olan Kilikya her daim kendi kralı olan özel bir bölgeydi. Perslerden sonra Büyük İskender’in hakimiyetini görüyoruz. Hatta Büyük İskender’in bugün Karataş ilçesindeki Magarsus kentine geldiği düşünülmektedir. Ancak Büyük İskender’in ani ve erken ölümünden sonra Selevkosların hakimiyetine giren Adana, MÖ. 1. Yüzyılda ise Roma hakimiyetiyle tanışmıştır. Taş Köprü bu dönemden kalma en önemli eserdir.Romalılar verimli topraklara sahip kentte “Latifundium” denilen büyük çiftlikler kurarak bölgeyi tarım merkezi haline getirmiştir. 395’te Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Adana, Bizans hakimiyetine girmiştir.Sonraki yazımızda Adana’nın İslamiyet’le tanışmasına ve İslamiyet dönemine bakacağız. Görüşmek üzere hoşça kalın.”