“MOR CEPKEN” KASIM

 SONUNDA BİTER

Çukurova Press’i ziyaret eden ve çektiği belgesel filmlerle ilgili sorularımızı yanıtlayan Adanalı Yapımcı-Yönetmen Cansel Karacan, “Güzel kentim Adana için de güzel projelerim olacak” dedi.  Her defasında iyi bir belgesel yönetmeni olmak istediğini  vurgulayan sempatik,güler yüzlü ve sevgi dolu biri olan Cansel Karacan, “Kültür Bakanlığı’nın da desteklediği ‘Mor Cepken’ benim üçüncü belgesel film. Antalya, Bursa, Muğla ve Mersin’in Yörük köylerinde çekimlerimizi tamamladık. Şimdi filmin son aşaması olan Adana Karaisalı ve Aladağ ilçeleri ile Osmaniye kısmını tamamlamak için çalışıyoruz. Sanıyorum;  önümüzdeki Kasım ayı sonunda belgesel  bitmiş olur ve Mart ayında da Kültür Bakanlığı’na teslim ederim. Bunun ardından da festival süreci başlar” diye konuştu.

“KATLEDİLEN KADINLARA

SES OLMA AMACIYLA ÇEKTİK”

Yörük kızlarının çeyizlerine ilk konulan giysilerden biri olan “Mor Cepken” geleneğini belgesel haline getirdiklerini anlatan Yapımcı-Yönetmen Cansel Karacan, Yörüklerde kadın haklarının korunmasında önemli bir araç olduğunu söyledi. Yörük kadınına gösterilen saygı ve toplumun ona tanıdığı doğal haklar olduğunu belirten  Karacan, “Mor Cepken’i şiddet gören, katledilen kadınlara ses olması amacıyla çektik” dedi. Pandemi sürecinde üniversiteyi bitirme tezi olarak orta metrajlı 25 dakika süren  “Tersine Göç” belgeselini çektiğini  ve teslim ettiğini vurgulayan Yapımcı-Yönetmen Cansel Karacan, “Annemin Sinemaları’nın ardından ikinci olarak bu belgeseli çektim.  Bu belgeselde kentten kırsala dönüşü ele alıyorduk ve aynı anda yüksek lisans tez bitirme projemdi bu. Tam o belgeseli bitirdim, pandemi başladı.  Aslında o süreci de kapsayan bir durum oluştu. Pandemi olunca bu belgesel ile ilgili ne gösterim, ne söyleşi olabilirdi. Yüksek Lisans ile birlikte o “Tersine Göç” tezi ile birlikte mezun oldum. Bu göçte yaşamsal zorluklardan, Büyükşehirin kalabalığından,pahalılığından,  zorluluklarından kaçıp artık köylerine dönmeye çalışan insanları anlatıyordum. Neden bu kararları aldılar, daha çok nereleri neden tercih ettiler. Kentten kırsala tekrar adapte olabilmek zor mu, koşullar nasıldı ?  Çoğu da beyaz yakalılardı” diye konuştu.

“BELGESEL ÇEKMEK ÜLKE

KOŞULLARINDA HER ZAMAN ZORDUR”

“Belgesel bir nevi hafıza bekçiliğidir” sözlerini anımsatan Adanalı Yapımcı-Yönetmen Cansel Karacan, belgesel çekmenin ülke koşullarında her zaman zor olduğuna dikkat çekti. Karacan, “Ben Kültür Bakanlığı’ndan ‘Mor Cepken’ belgeseli için destek alıyorum.  Ancak; ben ilk ‘Annemin Sinemaları’ belgeselini çektik ve 1980’lere kadar süren Adana Yazlık Sinemaları, bu yazlık sinemaların kent yaşamına etkisi, YEŞİLÇAM’a etkisi Adanalı oyuncular, yönetmenler vesaire uzun metrajlı 45 dakikalık  o belgeselde Adana dışında kimseden destek görememiştim.Kültür Bakanlığı’ndan destek almadım ama o dönem bir önceki Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü bana bütün kapılarını açtı” diye konuştu. Karacan, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“DÖNEMİN BELEDİYE BAŞKANI

HÜSEYİN SÖZLÜ’DEN BÜYÜK DESTEK GÖRDÜM”

“Sağ olsun Sözlü’nün sayesinde ben ekipman, ulaşım, konaklama sağladık. Menderes Samancılar yine  Adanalı olarak, Hülya Koçyiğit ve rahmetli Adanalı Sanatçı Rıza Akın kolaylıklar gösterdi. Hüseyin Sözlü örneğin; Adana Altınkoza Film  Festivali’nde bana özel gösterim yaptırdı. Onun peşin sıra Türkiye’nin hemen hemen bütün film festivallerinde gösterildi. Hollanda Kırmızı Lale Film Festivali’ne seçildi. Üniversitelerde gösteriler ve özel söyleşiler gerçekleşti. Çok güzel bir geri dönüşüm oldu. Bu Adanalı hemşericiliğin, yerel yönetimin, Adanalı oyuncuların ve yönetmenlerin desteğiyle tabii ki… Mesela; Ferdi Tayfur havaalanında yarım saat vakit ayırıp belgesel ile ilgili röportaj vererek destek verdi. Şimdi; Mor Cepken’in tamamlanması için çalışıyoruz., Adanalı oyuncu,  yönetmen, sinemacı tüm hemşehrilerime teşekkür ediyorum. İlk belgeselimde bana çok yardımcı oldular. İnşallah bundan sonra Adana’da daha çok bulunacağım ve bu güzel kentim için güzel projelerim olacak. Biraz daha netleştiğinde bu projemi de açıklayacağım.”